29 Mayıs 1453’te Osmanlı Türkleri tarafından fethedilen Konstantinapolis, zamanının en ünlü şehri idi. Aynı zamanda bin yıldır süregelen bir imparatorluğun baş şehri, Greklerin ayakta kalan bu devletinin son parçası idi. Şehrin İstanbul’a dönüşümü ile Osmanlı’nın başkentinde yaşayan Rumlar yerinden edilmemiş hatta dini liderleri olan Patrik’e geniş yetkiler verilmişti. Türkler ile Rum tebaa yüzyıllarca huzur içinde yaşamayı bildi.
1789’da patlak veren Büyük Fransız Devrimi, Osmanlı topraklarına Balkanlar üzerinden taşındı. İmparatorluğa baş kaldıran ilk topluluk 1803 yılında Sırplar oldu ancak yeterli kamuoyu oluşturamayan Sırplar, biraz daha bekleyecekti. 1821’de başlayan ve yaklaşık on yıllık bir kargaşa sonucunda devletlerini kurmaya başlayan Yunanlar ise Avrupa entelektüelleri tarafından Helen mirasını sahiplendikleri iddiasıyla desteklendi. Bu destekler büyük güçlerin destekleriyle sürdü ve Yunan İsyanı uluslararası bir mesele haline getirildi.
Yunan İsyanı sırasında Avrupalılar, Yunanların Helenlerin torunları olmadığını görmüş ve medeniyetlerinin kaynağı olarak gördükleri Helen mirasının sahiplerinin artık hayatta olmadığını anlamıştı. Ancak Yunanlara verilen destek hiçbir zaman son bulmayacaktı.
Yunanların ”Megali İdea” adını verdikleri büyük ideal, isyan ettikleri günün hemen ertesinde uygulamaya kondu. Megali İdea realizmden son derece uzak ancak hiçbir zaman da sönmeyen bir ateş olarak tarihteki yerini aldı. Megali İdea’yı beş adımda incelemek mümkündür:
Adım: Nisan 1821’de büyük güçlerin ve Avrupa’nın önde gelen entelektüellerinin desteğini arkasına alarak isyan eden Yunanlar kısa süre sonra merkezi idarenin tepkisiyle karşılaşmış; 1825 yılında Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın oğlu tarafından yenilgiye uğratılmıştır. 4 Nisan 1826’da St. Petersburg’da Türkler ile Yunanların arasını bulmak amacıyla bir protokol imzalanmış; Fransa da sonradan bu protokole dahil olmuştur. 6 Temmuz 1827’de ise Britanya, Fransa ve Rusya’nın imzası ile Londra Antlaşması yapılmıştır. 20 Ekim 1827’de bu üç devletin donanmaları, Navarin’de Osmanlı donanmasını batırarak, Türkleri denizden gelebilecek tehlikelere karşı savunması bırakmıştır. Yunanlara destek amacıyla karadan da saldırıya geçen Ruslar, 26 Nisan 1828’de Osmanlı ‘ya savaş ilan etmiş ve kısa sürede pek çok toprağı işgal etmiştir. Tüm bu gelişmelerle barışa zorlanan Türk devleti, 14 Eylül 1829’da Edirne Barış Antlaşması’nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile Yunan Devleti’nin kuruluşu Osmanlı tarafından tanınmıştır. 3 Şubat 1830’da bağımsız Yunanistan’ın sınırlarını saptayan bir protokol imzalanmış; 7 Mayıs 1832’de Yunanistan bağımsızlığını resmen kazanmıştır.
Adım: Bağımsız Yunanistan, sahip olduğu toprakları daima genişletme arzusuyla türlü yollara başvurmuş, ilk hediyesini 1864’te Britanya’dan almıştır. 1815’te Viyana Kongresi ile Britanya’ya katılan İyonya Adaları, 1864 yılında Yunanistan’a bırakılmıştır. 1881’de yapılan Berlin Kongresi’nde Yunanistan’a Arta ve Tesalya’nın verilmesi, ikinci genişleme olarak değerlendirilebilir.
Adım: Yunan Krallığı’nın en büyük genişleme hamlesi bu adımda gerçekleşmiştir. Balkan Savaşları sonunda Girit başta olmak üzere Gökçeada ve Bozcaada hariç tüm Ege adaları Yunanistan’ın eline geçmiştir. Ayrıca ana karada kuzeyden İskeçe’ye kadar (Selanik ve Kavala dahil) tüm bölge ile Makedonya’nın bir kısmı da Yunanistan kontrolüne girmiştir.
Adım: Yunanların ”Megali İdea” adını verdikleri büyük düşün peşinden koşarak Batı Anadolu, Doğu Trakya ve hatta İstanbul ile Pontus olarak adlandırdıkları Doğu Karadeniz’i ele geçirmek için yapılan mücadele dönemidir. Bu dönem ayrıca, yıkılan imparatorluk toprakları üzerinde bir ulus devlet inşa etmek isteyen ulusalcı Türklerin de ”Misak-ı Milli” adını verdikleri idealin peşinde koşarak ortaya koyduğu kurtuluş mücadelesidir. İki büyük idealin çarpışmasını içeren bu devrede kazanan Türkler olurken, üç yıllık işgalin ardından Batı Anadolu ve diğer bölgelerden çekilen Yunanların Megali İdeası’nın dibe vurmuştur.
Adım: Doğu Karadeniz’de özerk bir Rum devleti ve Batı Anadolu ile Trakya’da da bağımsız bir devlet kuramayan Yunanların irredantist eğilimleri Küçük Asya Felaketi adını verdikleri bu trajediye rağmen bitmemiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında önce İtalya ardından da Almanya’nın işgaline uğrayan Yunanistan, özellikle İtalya’nın işgaline karşı başarılı bir direniş göstermiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın kaybedenlerinden olan İtalya, savaş sonunda On İki Adaları bırakmak zorunda kalmıştır. Adalar ve büyük devletler üzerinde nüfuza sahip Yunanistan ise bu fırsatı değerlendirerek adaların kendisine verilmesini sağlamıştır. Ege’yi bir Yunan gölü haline getirmek isteyen Yunanistan, Doğu Akdeniz’de de güç kazanmak için Kıbrıs üzerinde planlarını devreye sokmuştur. 1960’da Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanan Kıbrıs; Türkiye, Birleşik Krallık ve Yunanistan’ın garantörlüğünde bir cumhuriyete dönüştürülmüştür. Ancak çok geçmeden adadaki Türklere karşı harekete geçen Rumlar, çok sayıda Türk’ü katletmiş ve ada resmen istila edilmiştir. 1974’te tüm dünyayı karşısına alarak adaya garantörlük hakları gereği çıkarma yapan Türkiye, adanın kuzeyini ele geçirmiş 1976’da Kıbrıs Federe Türk Devleti’ni kurmuştur. Ancak Kıbrıs sorunun bir türlü çözülememesi üzerine 15 Kasım 1983’te KKTC resmen kurulmuştur. Kıbrıs sorununu daha da çıkmaza soran bir başka durum 1 Mayıs 2004’te Rum kesiminin Avrupa Birliği’ne üye kabul edilme olmuştur.
Yunan irredantizmi günümüzde Kıbrıs sorunu, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları, Ege Denizi’ndeki kıta ve hava sahanlığı, Heybeliada Ruhban Okulu ve Patrikane’nin ekümeniklik iddiası vb. çeşitli durumlarla devam etmekte, Türkiye de pek çok noktada bu kimi zaman düşük kimi zaman yüksek tansiyonlu gerilimlere cevap vermektedir. Çok açıktır ki, Megali İdea sürdükçe Yunan irredantizmi de devam ettirilecektir.
Kaynakça:
HAYTA, Necati, 1911’den Günümüze Ege Adaları Sorunu, Atatürk Araştırma Merkezi, 2015, Ankara
ORAN, Baskın, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları 2, 1986, Ankara.
ORTAYLI, İlber: ”Tanzimat Döneminde Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu”, Türk-Yunan İlişkileri, Ankara, 1986, s.162-73.
SONYEL, Salahi R., İngiliz Gizli Belgelerinde Türk-Yunan İlişkileri, Remzi Kitabevi, 1. Basım, Ağustos 2011