Grönland ya da daha çok bilinen adıyla Greenland, dünyanın en büyük adası konumunda. Dünyanın en büyük adasının yüzölçümü 2.166.086 kilometrekare. Adanın %81’i buzullarla kaplı. Geri kalan kısmında yaşam var. Grönland’ın 14 Eylül 2016 tarihi itibariyle 56.483 nüfusu var. Nüfus, Grönland’ın yaşama elverişli hale geldiği her geçen gün daha artmakta. Ancak Grönland tam bağımsız bir devlet değil. 1 Mayıs 1979’da özerkliğini kazandığı Danimarka Krallığı’nın bir parçası. Krallığın ana toprağını oluşturan Danimarka’nın yüzölçümünün ise 50 katı büyüklüğünde!
Dünya kamuoyunda çok bilinmeyen bu adanın aslında bir sırrı var! Bu sır, Amerika’nın keşfine de ışık tutabilecek düzeyde bir sır aslında. Grönland esasında coğrafi olarak Kuzey Amerika kıtasına bağlı bir ülke. Dolayısıyla Grönland’ın keşfi Kuzey Amerika’nın da keşfi anlamına geliyor. Bilinen resmi tarihe göre Grönland’ı 900 yılında Norveçli denizci Gunnbjorn Ulfsson keşfetmiş. Grönland’a coğrafi konum olarak yakınlığı ile bilinen İzlanda’ya seyahati esnasında denizde çıkan bir fırtına sonucu Grönland kıyılarına sürüklenen Ulfsson, bu olayı rapor edip resmi makamlara bildirmiştir. Ardından karaya ilk ayak basma işini ise başka bir Norveçli denizci olan Snaebjörn Galti yapmıştır. Galti, adaya ayak basmış ancak herhangi bir yerleşim kurma çabasında bulunmamıştır. Niyeti var mıydı bilinmez ama yerleşim kurmak da başka bir Norveçli’ye nasip olmuştur. Galti’nin adaya ayak bastı yıl ise 978’dir.
Bir diğer Norveçli denizci Erik Thorvaldsson ise adaya ilk yerleşen kişi olmuştur. Kızıl Erik olarak da bilinen ünlü denizci, babasının işlediği bir cinayet yüzünden Norveç’ten kaçarak İzlanda’ya gelmiştir. Burada yerli halktan, adanın çevresindeki bilinmeyen adaları işitmiştir. Sözü edilen adaları aramak için yola koyulan Kızıl Erik, 985 yılında Grönland’ın batı kıyılarına ulaşmayı başarmıştır. Bir süre adada kaldıktan sonra, adaya yerleşik göçmen bulmak için İzlanda’ya geri dönmüştür. Göçmen dolu 25 gemiyle yola çıkan Kızıl Erik, gemilerden 14’ünü Grönland’a ulaştırmayı başarmıştır.
Kuzey Amerika’nın keşfi ile asıl hikaye ise bundan sonra başlıyor. Mantıken Grönland’ın keşfi Kuzey Amerika’nın keşfi sayılabilse de bilim insanları kıtayı ile keşfeden kişi olarak Leif Ericson’u kabul ediyor. Leif Ericson, bugün Grönland’da büyük saygınlık kazanmış olan Kızıl Erik’in, yani Erik Thorvaldsson’un oğlu. Norveçlilerin o dönem Hristiyan olmasından etkilenerek kendisi de Hristiyan olup kraliyetin hizmetine girdi. Ardından Kral tarafından kendisine Grönland’ın batı kıyılarına gitme emri verildi. O da daha önce oraya gitmiş olan bir denizciden satın aldığı gemiyle Grönland’a doğru yola koyuldu.
Leif Ericson, ilk olarak bugün Baffin Adası olarak bildiğimiz, dünyanın en büyük dördüncü adasını keşfetti. Kanada’nın en kuzeyinde yer alan ve uçsuz bucaksız düzlüklerden oluşan bu adaya ”Helluland” adını vermiştir. Ardından güneye doğru devam eden Ericson, bugün Labrador olarak bilinen bölgeye ulaştı ve burada da ormanlık anlamına gelen ”Markland” adını verdi. Ericson’un bir sonraki durağı, daha da güney kıyılar olmuştur. Ericson’un son keşfi de bugün Newfoundland bölgesinde bulunan adadır. Bu adaya da ”Vinland” adını vermiştir. Özellikle Vinland Adası’ndaki iklimin Norveç’e göre oldukça iyi durumda olması ve daha iri balıkların bulunması Ericson’u buraya yerleşmeye itmiştir.
Ericson’un hakkında bundan sonrası için pek fazla bilgi olmasa da Kuzey Amerika’yı ilk keşfeden kişinin o olduğu pek çok çevrede bugünlerde kabul görmektedir. Hatta Grönland’ı da Kuzey Amerika’nın bir parçası olarak saydığımızda keşif tarihi daha da eskilere dayanmaktadır. Leif Ericson bugün ABD dahil pek çok ülkede büyük saygınlık kazanmış önemli bir kaşif olarak kabul edilmektedir.