Tarikakli Logo
Yükleniyor...
Kitap Kritikleri: ”Bir Dinazorun Anıları” Mina Urgan
Tem 18, 2023

İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü Mina Urgan’ın “Bir Dinozorun Anıları” adlı kitabı 2002 yılından itibaren yayımlanan biyografi türündeki en başarılı kitabı sayılabilir. Mina Urgan kitabında 1920’li yıllardan 1998 yılına kadar olan süreçteki öz yaşam öyküsünü anlatırken İstanbul’un geçirdiği,  kültürel, siyasal ve sanatsal değişimini de gözler önüne seriyor.

Eserin içeriğindeki konuları tasnif edecek olursak; Mina Urganın eğitim hayatı, ailesi, kendisinin ve ailesinin yakınları olan siyasi ve edebi şahsiyetler, 1960’taki askeri darbe ve mesleki yaşamı olmak üzere beş bölüme ayırabiliriz.

Eğitim hayatını incelediğimizde, küçük yaştan itibaren çok donanımlı yetiştiğini, bu oluşumda en önemli faktörün onun kitap okuma alışkanlığındaki sürekliliğin etkili olduğunu görüyoruz.  Ayrıca babası Tahsin Nahit’in ve üvey babası Falih Rıfkı’nın edebiyatçı olmaları, kendisinin ailesi vesilesiyle sanat çevresinin içinde yetişmiş olması ve annesi Şefika Hanım’ın onu yetiştirme özelliklerine bağlı olarak Mina Urgan eğitim yaşamında kariyer edinmiş, başarılı bir edebiyatçı olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim Mina Urgan profesörlükten lağv edildikten sonra üretken bir yapı kazanıp kendi kitaplarını yazmıştır.

Tanıdığı ve görüştüğü siyasi, edebi şahsiyetler ve diğer sanatçıların da sayısı azımsanamayacak kadar fazla olmakla birlikte şahısları neredeyse tüm yönleriyle anlatıyor. Şahıs kadrosu başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere İsmet İnönü, Tahsin Nahit, Halide Edip, Falih Rıfkı, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Abidin Dino, Sait Faik, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali gibi birçok ünlü isimden oluşuyor. Ancak siyasi görüşünün etkisiyle olsa gerek kitabında yer alan isimlerin çoğunluğunu kendisiyle aynı görüşte olan isimler oluşturuyor.  Mina Urgan kitabında yer verdiği şahsiyetleri anlatırken onlarla yaşadığı güzel anıların yanı sıra yer yer içlerinden bazılarını eleştirmekten ya da onlarda sevmediği özellikleri açık bir şekilde belirtmekten de çekinmiyor. Anlatımındaki bu açıklık, kitabin akıcılığını arttırırken kitabın inandırıcılığını da pekiştirmiş. Özellikle edebi şahsiyetler hakkında verdiği bilgileri okurken başka hiçbir kaynakta bulamayacağımız bilgiler karşımıza çıkabiliyor.

Kitabın son kısmında 1960’ın askeri darbesi başlangıcından itibaren tüm canlılığıyla anlatılıyor.  Aynı tarihte İstanbul Üniversitesi’nde akademisyen olan Mina Urgan, dönemin akademisyen kadrosu ve üniversite öğrencilerinin darbeyle ilgili tutum ve davranışlarını, eylemlerini tüm canlılığı ile gözler önüne seriyor.

Mina Urgan kitabının içeriğini oluştururken insan yaşamının takip ettiği basamaklara uygun olarak kronolojik bir tasnif yaparak kitabını bölümlere ayırmış. Her bölümde bölümün başlığına uygun olan yaşam evresinde yaşadıklarını detaylı bir şekilde anlatmış. Ancak bölümler arasında zaman zaman anlattığı konuya bağlı olarak bir önceki bölüme ya da bir sonraki bölüme geçişler de yapabiliyor. Bu açıklamalarla Mina Urgan, okuyucunun dikkatinin sürekli olmasını sağlarken kitabın akışının aksamasına da engel oluşturuyor. Kitabın her bir bölümü Mina Urgan’ın farklı yaşam evresine ait olduğu için her bir bölümde yaşanılan olaylar, tanışılan şahıslar da farklılık arz ediyor. Fakat Urgan’ın her bir bölümde tekrarladığı ve vurguladığı niteliği; onun siyasi düşüncesi olan Komünizm ve inanç biçimi olan Ateistlik. İki unsur kitabın temel ideolojisi olarak okuyucuya sunulmuş. Gerek kendi düşüncelerinde gerekse tanıdığı şahsiyetlerdeki Komünist özelliklerin, düşünüş ve bu yöndeki çalışmaların sıklıkla zikredilmesi, kitabın biyografi yönünü az da olsa sekteye uğratıp ona ideolojik bir kimlik kazandırmış.

Sonuç olarak;   Mina Urgan’ın yaşam öyküsünü ve dolayısıyla İstanbul’un 1920’li yıllardan 1998’e kadar süren değişim ve dönüşümünü açık yüreklilikle anlattığı “Bir Dinozorun Anıları” gerek dönemin önemli şahsiyetlerini tanımak gerekse siyasi, kültürel, sanatsal ve eğitim alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi edinebileceğimiz önemli eserlerden biridir.