1800 yılında dünyaya gelen Helmuth von Moltke, yaptığı çeşitli görevlerden sonra 1858 yılında Prusya Krallığı’nın Genelkurmay Başkanı olmuştur. Prusya’da gerçekleştirdiği askeri reformlarla 1866’da Avusturya’ya ve 1870-71’de Fransa’ya karşı büyük zaferler kazanmış ve fevkalade büyük bir komutan olduğunu ispatlamıştır. 1888’e kadar Genelkurmay Başkanı görevinü sürdüren Moltke, 1891 yılında hayata gözlerini kapayana kadar üst kademelerde ülkesine hizmet etmeyi sürdürmüştür.
Helmuth von Moltke, genç bir subayken Prusya-Osmanlı yakınlaşmasının bir göstergesi olarak 1836-1839 yılları arasında Osmanlı ordusuna hizmet etmiştir. Esas görevi İstanbul’un ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinin haritalarını çıkartmak olan Moltke, ülkenin pek çok yerini gezmiş ve Nizip Muharebesi’nde Hafız Paşa’nın komutasında yer almış, ancak ne yaparsa yapsın hezimetin önüne geçememiştir. Moltke, Osmanlı’da kaldığı bu süre zarfında yakınlarına mektuplar göndermiş ve onlara Türkiye’yi anlatmıştır. Biz de Moltke’nin Mektupları’ndan Türkler ve Osmanlı İmapratorluğu hakkında söylediği 9 sözü bu yazımızda derledik. İyi okumalar.
1) “Bu Ermenilere aslında Hristiyan Türkler demek mümkün, bu hâkim milletin âdetlerinden, hatta lisanından o kadar çok şey almışlar. Halbuki Rumlar kendi özelliklerini çok daha fazla muhafaza etmişler.”
İstanbul’da bir Ermeni ailenin evinde kalırken yazdığı satırlar
2) “Osmanlı saltanatı hakikatte bugün bir krallıklar, prenslikler ve cumhuriyetler yığını haline gelmiştir ve bunları uzun bir alışkanlıkla Kur’an birliğinden başka bir arada tutan bir şey yoktur.”
Osmanlı hükümetinin güçsüzlüğünü ve ülkedeki bölünmüşlükler üzerine düşünceleri.
Moltke’nin gençliği.
3) “Eğer Çanakkale Boğazı’ndaki topçu araç ve gereçleri düzenlenecek olursa sanmam ki dünyada hiçbir düşman donanması boğazdan yukarı yelken açmayı göze alabilsin. Daima karaya asker çıkarmak ve bataryalara hücum edip onları ele geçirmek lüzumu elverecektir. Fakat bu hiç de söylendiği gibi kolay olmasa gerek.”
Çanakkale Boğazı’ndaki tahkimatlarda incelemelerde bulunurken boğaza yönelecek bir düşman taarruzu konusundaki düşünceleri.
Prusya Genelkurmay Başkanı Helmuth von Moltke, 1870 Sedan Muharebe’sinden hemen sonraki günlerde Şansölye Bismarck ile birlikte eski Fransız İmparatoru III. Napolyon’u ziyaret ediyor.
4) “Osman (Gazi), (Yıldırım) Beyazıt ve (Fatih Sultan) Mehmed’in arkadaşları ele avuca sığmaz bir milletmiş, at sırtından inmez, diyarlar ve şehirler zaptederlermiş… Bugün ise çoğu zaman tütün içen bir millet haline gelmişler.”
Türklerdeki tembelliği ve tütün bağımlılığını anlatmak için yakınına yazdığı satırlar.
Helmuth von Moltke’nin Conrad Freyberg tarafından yapılan portresi, 1877.
5) “Bizim işimiz eski, biraz paslanmış olan eğri kılıcı, olur ki kullanılır diye, artık olabildiğince alafranga bilemek.”
Osmanlı ordusunu modernize etmek için Osmanlı’ya gelen Prusyalı subay arkadaşlarına vazifeleri hakkında yaptığı benzetme.
Moltke’nin İstanbul’dayken çizmiş olduğu İstanbul haritası.
6) “Belki de karakter, görenek, gelenek ve dilini yüzyıllar boyunca ve en çeşitli dünya şartları arasında Araplar kadar muhafaza eden başka hiçbir kavim yoktur. Mısırlılar, Asuriler, Yunanlılar, İranlılar, Romalılar ve Bizanslıların meydana çıkıp ortadan silindikleri sırada onlar, bir yerde durup oturmayan bu çoban ve avcılar pek az tanınan çöllerde dolaşıp durmuşlardır.”
Arapların kültürü ve dilleri hakkındaki düşünceleri.
7) “Araplar sınırların neresinde yabancı milletlerle temasa gelirlerse orada savaş vardır. Araplar için, yabancı ile düşman aynı anlama gelir.”
Araplar hakkındaki izlenimleri.
8) “Biz padişaha, menfaatlerimizi bizden daha ziyade kollayan ve biz uyurken de bizim için çalışan böyle subaylar gönderdiği için her gün teşekkür etmeliyiz.”
Helmuth von Moltke, burada Hacı Esad Efendi’nin Prusyalı subaylar için söylediği övgüleri alıntılıyor.
9) Mevcut 80.000 asker yerine 40.000’ini muharebeye sokmak onun suçu değildi; o zamanki seraskere bütün yazılarımızda o kadar sık tekrar ettiğimiz, bütün orduların bir tek kumanda altında toplanması işinin yapılmayışı onun suçu değildi; tıpkı bunlar gibi ordunun üçte ikisinin, açıktan açığa zorla hizmet eden ve kesin an geldiği zaman kaçan Kürtlerden mürekkep oluşu hatasını da ona yüklemek doğru değildi. Hafız Paşa dürüst bir insandır ve Osmanlı generalleri arasında yine de en iyisidir.
Savaşın kazanılması için yapılması gerekenleri sıraladığı ve Hafız Paşa’nın yenilgiden sorumlu tutulmaması gerektiğini ifade eden satırları.
Derlemenin yapıldığı eser: Helmuth von Moltke, Moltke’nin Mektupları, Remzi Kitabevi, 2017.
Derleyen: Fatih Karaman