Türkmenistan’ı anlatırken, bir önceki yazımız ”Türkmenistan: Siyasi ve Coğrafi Yapı, Doğal Kaynaklar, Daimi Tarafsızlık”da değindiğimiz üzere, 12 Aralık 1995’te BM Genel Kurulu tarafından oy birliği ile kabul edilen Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlığı, bu ülkenin dış politikasını önemli ölçüde şekillendirmektedir. Türkmenistan, komşuları Kazakistan, Özbekistan, İran ve Afganistan ile iyi ilişkiler kurmaya özen göstermekte, Hazar Denizi’nin paylaşımı konusunda bölge ülkeleri arasında yaşanan gruplaşmalara kendi tezleri ve çıkarları doğrultusunda aktif bir şekilde taraf olmakta ve de Türkiye, Rusya, ABD ve Çin gibi önemli siyasi ve ticari ortakları ile de özel ilişkiler geliştirmektedir. Bu yazımızda Türkmenistan’ın komşularından İran ve bölgesel aktör Türkiye ile küresel güçler ABD, Rusya ve Çin ile ilişkilerini ele alacağız.
992 kilometre kara sınırının bulunduğu güney komşusu İran ile ilişkiler, Türkmenistan açısından oldukça önemlidir. Türkmenistan da Orta Asya’ya açılan kapı olma özelliği ve ülkesinde yaşayan bir milyonun üzerinde Türkmen’in varlığı nedeniyle İran için özel bir ülkedir. Bu sebeple, Türkmenistan, İran’ın Orta Asya ülkeleri içinde ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerinin en üst düzeyde olduğu ülke olmuştur. Fars Haber Ajansı’nın 8 Mayıs 2016’da yayınladığı bir habere göre, Türkmenistan ile İran arasındaki ticaret hacminin on yıl içerisinde 60 milyar dolara kadar çıkabileceği belirtilmiştir. Bu örnek, ilişkilerin ne denli güçlü devam ettiğinin bir kanıtı niteliğindedir. Türkmenistan ile İran’ın siyasi ilişkilerinin yumuşak karnını Türkmenistan’da yaşayan ve sayıları 50 bini bulan Azeri azınlık oluşturmaktadır. Türkmenistan laik bir yapıda da olsa, nüfusun büyük çoğunluğu Sünni Müslüman bir kitleden oluşmaktadır. Aynı şekilde nüfusunun büyük çoğunluğu Şii Müslüman bir halkın oluşturduğu İran’da Sünni Türkmenler de azınlık durumundadır. Ancak İran’ın eyaletlere bölünmüş yapısı, Sünnilerin inanç ve ibadet özgürlüklerini daha koruyucu bir durumdadır. Türkmenistan her ne kadar laik bir devlet olsa da, oldukça baskıcı bir yönetime sahip olduğu için dini kimliğinden çok Azeri azınlığın etnik kimliğine yönelik endişeler hâkimdir.
Bu sebeple İran, Türkmenistan ile ilişkilerinde ekonomik işbirliğini ön planda tutmaktadır. Türkmenistan, coğrafi konumu itibariyle güvenlik ve ekonomik realiteler gereği İran ve Afganistan ile ilişkilerine özel önem vermektedir. Türkmenistan’ın en önemli dışsatım ürünü olan doğal gazın üretimi ve sevkiyatı açısından bu iki ülkenin konumu çok önemlidir. Amerikan verilerine göre dünyada doğalgaz rezervleri açısından altıncı sırada bulunmaktadır. Türkmen gazı büyük oranda Çin, Rusya, İran ve Orta Asya devletlerine ihraç edilmektedir. Doğalgaz üretimi ve dağıtımı konusunda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak isteyen Türkmenistan, İran ile ilişkilerini bu konuda yoğunlaştırmaktadır. Doğalgaz rezervlerinde ikinci sırada bulunan İran ise, doğalgazı ülkesinin güney kesimlerinde üretmektedir. Ancak nüfusunun büyük çoğunluğu da ülkenin kuzey eyaletlerinde yaşamaktadır. Bu sebeple İran, kuzeyin doğalgaz ihtiyacını Türkmenistan’dan gaz ithal ederek karşılamakta, güneyde ürettiği gazı da dünya pazarına sunmaktadır. Türkmenistan’dan İran’ın kuzeyine ulaşan 200 kilometre uzunluğundaki doğalgaz boru hattı bu sebeple kurulmuştur. 2009’da da ikinci boru hattı açılmıştır. İki ülke arasındaki iyi ilişkilerin bir diğer göstergesi, 2006’da açılan Dostluk Barajı olmuştur. Türkmenistan ve İran’dan geçerek Afganistan’a kadar uzanan Harirut Nehri üzerinde inşa edilen baraj ile içme suyu ve tarım arazilerinin su ihtiyacı giderilmeye çalışılmıştır.
16 Aralık 1991 tarihinde Türkiye, Türkmenistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuştur. Bu sebeple Türkiye’ye, diplomatik plakalarda 01 kodu verilmiştir. 29 Şubat 1992’de de diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir. Bu tarihten itibaren Türkiye, Türkmenistan’ın uluslararası kuruluşlara katılımına destek vermiştir.İki ülke arasında ekonomik alandaki ilişkiler, siyasi bağımsızlığın öncesinde, 3 Aralık 1991’de Ankara’da imza edilen ‘’Türkiye ile Türkmenistan Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği’’ antlaşması ile başlamıştır. 1 Mayıs 1992’de Aşkabat’ta, Türkmenistan’dan Türkiye’ye doğalgaz gönderilmesi hususunda bir antlaşma imza edilmiştir. Takip eden yıllarda da pek çok alanda antlaşma imzalanmış, ikili ilişkiler geliştirilmiştir. Ancak iki ülke arasındaki ilişkilerde 90’lı yılların ikinci yarısında gerginlik söz konusu olmuştur.
Bunun temel nedeni, Türkiye’nin Rusya ile doğalgaz anlaşması yaparak daha ucuz olan Türkmen gazını tercih etmemesidir. Türkiye, gazın fiyatının düşük olmasına karşın ülkesine gelişi son derece maliyetli olacağı için gazı Rusya’dan almayı çıkarlarına daha uygun bulmuştur. 2007’de iktidara gelen Berdimuhammedov ile Türkmenistan, uluslararası arenaya açılma konusunda daha istekli olduğunu göstermiş, Türkiye ile ilişkileri geliştirme yolunda çaba harcamıştır. Hazar kıyılarında turizm faaliyetlerine başlayan Türkmenistan, Türk inşaat firmalarının bölgede faaliyet göstermesine izin vermiştir. 1400’ün üzerindeki Türk şirketinin Türkmenistan’daki toplam yatırımı 47.5 milyar dolardır. İki ülke vatandaşları arasında yaşanan evlilikler, ülkeler arası öğrenci değişim programları ve Türkiye’den Türkmenistan’a başlatılan direkt uçuşlar da ikili ilişkilerin gelişiminde olumlu bir etki göstermiştir. Türkmenistan ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2014’te 2.8 milyar dolar ile rekor düzeye ulaşmış olup, 2016’da 1.3 milyar dolara gerilemiştir. 2017’in ilk on ayında da 1.1 milyar dolarlık bir ticaret hacmi yakalanmıştır. Ticaret hacminin büyük bir bölümünün Türkiye’nin ihraç ürünlerinin oluşturduğu görülmektedir. Türkiye’nin Türkmenistan’dan ithalatının %90’ınını pamuk ve pamuk ipliği oluşturmakta, doğalgazın ve petrolün ticarette bir etkisi yoktur. Türkmenistan ile Türkiye’nin gelişen ikili ilişkileri, iki ülke arasında turizmi de canlandırmaktadır. 19 Ağustos 1992’de Aşkabat’ta turizm alanında işbirliği antlaşması da imzalanmıştır. 2016 yılında Türkiye’yi 165 bin, 2017’nin ilk on ayında da 191 bin Türkmen vatandaşı ziyaret etmiştir.