Geç 16. yüzyıl ve erken 17. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda genellikle ayaklanmalar ve krizler dönemi olarak adlandırılır. Bu ayaklanmalar da genellikle Celali isyanları ile ilişkilendirilmektedir. İsyanların coğrafi analizi yapılacak olursa genellik Anadolu başta olmak üzere Kuzey Suriye’yi de kapsayan bir bölgede gerçekleştiği görülmektedir. Geçmişten günümüze 16. ve 17. yüzyıl krizleri dar bir perspektiften incelenmektedir. Demografik, siyasi ve ekonomik sebep-sonuç ilişkileri üzerinden incelenen Celali İsyanları son dönemde tarihçiler arasında popülerleşen “environmental history ” anlayışı ile birlikle farklı bir noktada kendine yer bulmaya başlamıştır. Ben de bu yazımda Celali isyanlarının genel bir tablosunu vermekle birlikte küçük buzul çağı olarak adlandırılan dönemin isyanlar üzerindeki etkisine de değinmek istemekteyim.
Küçük buzul çağı genellikle 16. ve 19. yüzyıllar arasındaki dönemi kapsadığı öne sürülen ve özellikle Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesini etkileyen sıcaklık, yağış, kuraklık başta olmak üzere birçok ekolojik problemlere ve sonuçlara yol açan bir kriz dönemidir. Elbette ki “Küçük Buzul Çağı”nın Yakındoğu ve Anadolu’ya olan etkileri Celali isyanlarının incelenmesi için önem taşımaktadır. Osmanlı İmparatorluğunun genel ekolojik yapısına baktığımızda esas itibariyle Akdeniz iklimi özelliklerini gözlemleyebiliriz. Bu konu ile alakalı belki de ilk çalışmalar Fernand Braudel tarafından yapılmıştır. 16. yüzyılın sonunda Akdeniz bölgesinde yaşanan ekonomik değişimlerin bir kısmını iklim ile bağlantı kurarak açıklama savını ilk kez ortaya atan kişi kendisidir. Ancak Osmanlı İmparatorluğundaki yetersiz kaynaklar 16. yüzyılın sonlarına kadar olan bilgilerin sınırlı kalmasına yol açmaktadır. Dönemin iklimini ve elbette ki Küçük buzul çağını anlamanın en güvenilir yolu ağaç kabuklarındaki halkalar üzerine yapılan çalışmalardır. 16. yüzyılın ortalarına kadar olan dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan demografik büyüme, bolluk ve iskan genişlemesinde de yine ılıman iklim koşullarının etkisi vardır. Bu konuda beklide en önemli çalışmalara imza atan isim olan Sam White “Osmanlı’da isyan iklimi” adlı kitabında 1560’lardan itibaren iklimin epeyce kararsızlaştığını, kuraklıkların arttığını ve ciddi kıtlıklarla karşılaşıldığını belirtmektedir. Ağaç halkaları üzerinde yapılan araştırmalar da bu gelişmeleri doğrulayacak şekilde yaygın ilkbahar kuraklıkların yaşandığını göstermektedir. Özellikle Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde hem demografik hem ekonomik büyümenin başlıca sebebi ılıman iklim koşulları bunun getirdiği üretim bolluğu ve ekonomik getirilerdir.
1580’lerden itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan başlıca problemler, fiyat artışları, artan savaş masrafları, merkeze ulaşan vergi miktarındaki azalmalar, Kapıkulu ordusunun hazineye oluşturduğu maddi yükler olarak sıralanabilir. Devşirme sistemiyle birlikte orduya katılan Hristiyanlar ile birlikte bu dönemde Müslüman köylü sayısındaki artış da göz ardı edilemez bir hale gelmiştir.Artan ekonomik yük, birçok kez kur ayarlaması ve paranın içindeki değerli metal miktarını azaltmakla sonuçlanmış bu da fiyatların artışına ve alım gücünde düşüşlere sebep olmuştur. Earl J. Hamilton’a göre 16.yüzyılda gerçekleşen fiyat değişimleri Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin en önemli nedenlerindenbiri olmuştur. Özellikle gıda ve hammadde fiyatlarındaki artış beş misline ulaşmıştır. Özellikle 15. yüzyılın sonlarına doğru şehir ve kırsal bölgelerin ekonomisinin etkileşiminin artması daha çok paranın dolaşıma girmesini sağlamıştır. Yeni oluşan marketler yine aynı şekilde göçer nüfusunda ekonomiye katılmasını sağladı. Özellikle akçe ve mangır kullanımı bu dönemde oldukça yaygınlaştı. Daha önce değinilen nüfus artışının da etkisi ile birlikte birçok köy ve şehir daha geniş alanlara yayıldı. Ekilebilir tarım arazileri sınırlarına ulaştı ve göçebelerin yarı-yerleşik bir yaşam biçimine geçmesi yaygınlaştı. Bu demografik baskı tarımsal üretimi oldukça kötü bir şekilde etkiledi. Kişi başına düşen üretim miktarında azalmalar baş göstermeye başladı.
Bu noktada iklim koşullarının etkilerine geri dönmek dönemin demografik ve ekonomik çözümlemesini yapabilmek için oldukça kritik bir öneme sahiptir. 16. yüzyılda imparatorluğun kalbi olan İstanbul’un ihtiyaçları birçok farklı bölgeden temin ediliyordu. Anadolu, Irak, Mısır, Hicaz başlıca üretim noktaları idi. Özellikle 16. Yüzyılın son on yılından itibaren etkisini oldukça arttıran büyük kuraklık birçok isyanın ve krizin sebebini oluşturmuştur. Birkaç on yılda bir görülen dönemlik kuraklıklar köylü üreticiler tarafından öngörülebilir ve bir ölçüde önlem alınabilir bir durumdu. Ancak 1590’lı yıllardan itibaren görülen uzun kuraklık dönemleri başta Akdeniz ve Güney Anadolu olmak üzere Osmanlı ekonomisini ve tarımını önemli ölçüde etkilemiştir. Küçük Buzul Çağının da etkisiyle artan soğuklar kuraklıkla birleşmiş hasatları yok etmeye başlamış ve öngörülemez iklim koşullarının yaşanmasına sebep olmuştur. Kayıtların gösterdiği üzere imparatorluğun farklı bölgelerinde kıtlık kayıtları olduğuna dair belgeler bulunmaktadır. İmparatorluğun birçok bölgesi tahıl yardımına ihtiyaç duymuştur. Tarımın ve üretimin olumsuz etkilenmesi imparatorluk genelinde fiyat artışlarına sebep olmuş ve celali isyanlarının temel sebeplerinden biri olan ekonomik sebeplerin altyapısını oluşturmuştur. Yine aynı dönemde hasatların telef olması, üretim yapılamaması birçok köylünün köyünü terk etmesine, genç erkek nüfusun başıboş bir şekilde güçlü beylerin yanında yer alıp askerlik ya da yağmacılık yapmasına başlamıştır. Anadolu genelinde baş gösteren huzursuzluk isyanlara zemin hazırlamıştır. Örneğin aynı dönemde Denizli’nin nüfusu neredeyse yüzde otuzun üzerinde azalmıştır.
Küçük buzul çağının getirdiği olumsuz hava koşulları ve iklim değişiklikleri seferleri de etkilemiş özellikle Macar seferinde yaşanan sel ve don olayları hem ordunun tedariki açısından hem de savaşın zorluğunu arttırması açısından büyük bir tehdit oluşmuştur. 16. Yüzyılın sonlarından itibaren resmi kayıtlarda birçok eşkıyalık vakası bulunmaktadır. Bu dönem aynı zamanda Celali İsyanlarının başladığı tarihlere denk düşmektedir. Artan vergiler ve üretim kıtlığı reayayı oldukça zor bir duruma sokmuştur. Bu sebeptendir ki birçok köylü direnmemiş ve köylerini terk etmeye başlamıştır. Yine aynı dönemde ordudan kaçan askerlerinde katıldığı eşkıya çeteleri kıtlık dönemlerinde merkeze tedarik edilmesi amaçlanan gıda ve hammadde dolaşımını engellemiş yiyecek ve para hırsızlığı yaygınlaşmıştır. Bu noktada ateşli silahların yaygınlaşması da eşkıyaların yıkıcı gücünü arttırmıştır.
17. yüzyılla birlikte kuraklık etkisini yitirmeye başlamıştır ancak küçük buzul çağının etkileri kendisin göstermeye devam etmiş ve celali isyanlarının başlıca sebeplerinden biri olmaya devam etmiştir. 1590’lı yılların getirdiği dondurucu soğuklar ve kışlar hem Anadolu’yu hem de Suriye ve Balkanları önemli ölçüde etkilemişti. 1600’lü yılların başlangıcından itibaren de Anadolu “Celali” adı verilen isyancı ordularıyla sıkça karşılaştı. Birçok tarihçi Celali isyanlarına katılan isyancıların Habsburg ile olan savaştan kaçan yeniçeriler ve diğer sipahiler tarafından donandırıldığı konusunda hemfikirdir. Bunun yanında celali isyancıları arasında işsiz medrese öğrencileri, bazı aşiretler ve eşkıyalar da bulunmaktadır. Bu noktada bir diğer önemli grubu da sekbanlar oluşmaktadır. Paralı asker olarak nitelendirilebilecek bu grup özellikle tarımsal üretimin azalmasıyla baş gösteren ekonomik problemler ve nüfus artışıyla birlikte sayıca arttı. Yoksulluk ve yetersiz topraklar yerel halkı sekbanlığa doğru itti. Git gide artan sekban popülâsyonu merkezi otoriteyi isyanlar sırasında oldukça zor bir duruma soktu.
17. yüzyılın başlarından itibaren kuraklığın sona ermesi isyanların azalmasına değil tam tersine artmasına neden oldu. Küçük buzul çağının getirdiği sosyo-ekonomik problemler git gide kendini daha fazla göstermeye başladı. Anadolu’da gıda ve hammadde fiyatları bazı ürünlerde kendini beşe katladı. İstifçilik ve vurgunculuk yaygınlaştı. Celali isyanlarının da yaygınlaşmasıyla birlikte köylü nüfus topraklarını terk etti ve önemli ölçüde insan şehirlere doğru göç etti bu durum da Osmanlı topraklarında önemli demografik değişimlere sebep oldu. Sonuç olarak bakıldığında Celali İsyanlarının başlıca tetikleyicileri olan ekonomik ve demografik problemlerin birçoğunun 16. yüzyılın sonlarında etkisini önemli ölçüde gösteren küçük buzul çağı olduğu görülebilir. Elbette ki bu döneme ait kaynaklar oldukça sınırlıdır. Ancak yine de eldeki kayıtlar dahi küçük buzul çağının etkisinin yadsınamaz olduğunu bize göstermektedir.
– Berke Çetinkaya
Sam White, Osmanlı’da isyan iklimi, erken modern dönemde celali isyanları Alfa yay. 2013
Sam White, The Little Ice Age Crisis of the Ottoman Empire;: A conjucture in Middle East Environmental History
Şevket Pamuk, The Prıce Revolution In The Ottoman Empıre
Oktay Özel, The reign of Violence, The Celalis 155-1700