Tarikakli Logo
Yükleniyor...
Roma İmparatorluğu’nda Germania Eyaletlerinin Kuruluş Süreci
Tem 20, 2023

İ.S. 21- 69 Yılları Arası Roma-Germen Münasebetleri

         Germanicus’un ölümüyle beraber Roma İmparatorluğu’nun Ren ötesindeki agresif politikası son bulmuş oldu. Bu durumun pek çok sebebi vardır. Bunların başında Germanicus gibi taktik dehası yüksek bir Roma generalinin bir daha Ren sınırına atanmamış olması gelir. Bunun yanı sıra Roma İmparatorluğu’nun, Tiberius’un ardından kaotik sayılabilecek bir döneme girmiş olması ve bu vaziyetin Pax Romana’ya kadar devam etmiş olması da ana sebepler arasında gösterilebilir. Bir diğer gerekçe olarak ise Germenlerin, (Civilis isyanı gibi bazı istinai durumlar haricinde) Roma üzerine yaptığı akınların, gerek Arminius gibi başarılı bir liderin yoksunluğu gerek insan gücünün yeterli olmaması gibi nedenlerle azalmasından kaynaklanır. Bunun yanı sıra Germen halklarının bir nevi Roma ile olan ilişkilerinde başka bir döneme girmesi de gerekçeler arasında sayılmalıdır. Bu değişim Germen savaşçılarının, Roma toprakları üzerine akınlar yapması yerine Roma ordusuna daha sık olarak yardımcı birlik olarak katılmasından kaynaklıdır. Bu yardımcı birlikler zamanla bizzat Roma lejyonlarını oluşturmaya başlayacaklardır. Bu durum Roma askeri yapısındaki bozulmadan kaynaklanmaktadır. Buna en güzel örnek ise XVI. İmparatorluk Muhafızlığı birliğidir. Bu birlik söz konusu tarihlerden itibaren tamamıyla Germen kökenli askerlerden toplanarak Roma askeri sistemine göre eğitilmektedir. Bu tarihlerde Germenlerin başkent Roma’da da etkisini artırdığını, Roma imparatorları arasındaki çekişmeleri bizzat etkiledikleri açıkça görülebilir. Caligula, bahsettiğimiz bu birliği kendi özel komutasına alarak başkentteki etkinliğinin artmasını sağlamıştır. Daha sonra İ.S. 41’de bu birlik, Caligula’nın ölümüyle Vespasianus’un imparatorluğunu kabul etmiştir. Bu devirde Germenlerin nüfuzu öylesine artmıştır ki Vespasianus bu birliği kendi özel koruması olarak atamıştır. Germen birliği Galba döneminde dağıtılsa da Otho’nun imparator olmasıyla beraber tekrar birleştirilmiştir.[1]

En nihayetinde Roma İmpratorluğu, Augustus’un Teutoburg Savaşı’nın ardından Ren bölgesinde izlemiş olduğu politikaya geri dönmek zorunda kalınmıştır. Aedui kabilesi İ.S. 21 yılında önderleri Sacrovir ile 40.000 Aedui, Gallia Lugdunensis ile Gallia Belgica bölgelerinde Roma’ya karşı ayaklanmışlardır. Germania Inferior’da ise Legatus Gaius Silius, başarıyla konumunu savunmayı başarmış ve isyanı sonlandırmıştır. Sacrovir ise çarpışmadan sonra intihar etmiştir. Kendisi Roma vatandaşlığı kazanmış bir yerlidir hatta adı Julius Sacrovir olarak kaynaklarda zikredilir. Kalkışmanın bir diğer önderi, Julius Florus’da aynı şekilde Roma vatandaşlığı kazanmış yerlilerdendir. Silius ise aynı yıl politik sebeplerden dolayı görevinden istifa etmiş, üç sene sonra da baskılara katlanamayarak yaşamına son vermiştir. İ.S. 28 yılında  bir centurion tarafından idare edilen Frisiiler, muhtemelen Olennius adında bir askerle anlaşmazlığa düştü. Vahşi bir öküz için çok yüksek bir fiyat belirleyip, bölgedekileri öküzü almaya zorladı. Kabiledekiler parayı birleştirip öküzü alsalar da beş parasız kaldılar. Üzerine Roma’nın vergi toplayıcıları kabileye baskı yapınca yerel halk vergi toplayıcıları katlederek isyan başlattı. Kısa sürede alevlenen isyana Germania Inferior propreator’u Lucius Apronius yetişti ve hatta Frisii isyanını durdurmayı kısmen başarabildi. Apronius, henüz küçük sayılan bu isyanda zafiyet gösterdi ve bir çok askerini kaybetti. Roma senatosu onu hesap vermeye çağırdı. Tacitus’un aktardığına göre 1.300 Auxiliary bu kalkışmada öldü.[2]

İç çekişmelerin oldukça arttığı ve istikrardan uzak Roma siyaseti Germania ve Gallia’da oldukça zayıf duruma düşmüştür. Bunun en iyi örneği Tiberius’un ölümünden henüz iki yıl sonra Germenlerin harekete geçerek Roma topraklarındaki yıkıcı faaliyetlerine devam etmesidir.

İ.S. 39 yılında düzensiz ve liderden yoksun Germen grupları Galya’yı istila etti. Bu sırada Roma’daki siyasi çekişmeler yüzünden Galya harap oldu.[3] Roma İmparatoru Caligula’nın bu saldırıya hiçbir karşılık verememesi, Roma’nın Germen istilacılar karşısındaki acizliğini ortaya koyuyordu. Caligula, Germenlere karşı her ne kadar başarısız bir sefer yürütmüş olsa da Germania bölgesini ziyareti esnasında bu bölgelerin gelişiminde, sivilize olmalarında bir oluşum başlattı.

İ.S. 39’daki Germania saldırısını analiz etmek için daha eskiye dönmek gerekir. Caligula’nın sağlık problemlerinin başladığı sıralarda kız kardeşiyle evli M. Aemilius Lepidus, Germania’da şöhret kazanmış legati Cn. Lentulus Gaetulicus’a açıkça destek veriyordu. Tahtının sallantıda olduğunu düşünen imparator İ.S. 39 yılında her ikisini de idam ettirdi.[4] Ek olarak Caligula’nın aklında Germania’ya karşı bir askeri harekat planı yoktu, onun yerine dönemin imparatorlarının arzuladığı gibi o da Britanya’yı ele geçirmek istiyordu. Doğal olarak oluşan boşluk ciddi tehlike yarattı ve Germenler Ren limesine zarar vermeyi başardılar. Ertesi senenin yazında Caligula kendisine Germania’da başarıları için tören hazırlattı. Germania seferindeki başarıları için kendisini delicesine kutlaması kendi sonunu hızlandırdı. Bu hareketleriyle üst kademedeki legatilerden, merkezdeki preatorian muhafızlarına kadar hemen her çeşit askerinden tepki toplamıştı. Sonuç olarak 24 Ocak 41 tarihinde kendisine düzenlenen komplodan canlı çıkamadı ve yerine amcası Claudius tahta çıkarıldı.

Claudius, Ren sınırındaki Germen tehlikesinin farkındaydı, sınırı güçlendirmek için gerekli önlemleri aldı. Zamanla Germen tehlikesi azaldı, sonra aynı yıl içerisinde Galba, Germania Superior Legatus Augusti Pro Preatori olarak atandı. 44-46 yılları arasında proconsul rütbesiyle görev yapan Galba, Germania’daki pasifize etme politikasını başarıyla uyguladı. Ne var ki bu da geçici bir başarıydı.[5] İlerleyen yıllarda Germenlerin saldırıları seyrek de olsa devam etti. İ.S.47 yılında Cn. Domitius Corbulo, Germania Inferior’da Legatus Augusti pro Preatori olarak Frisiiler ve Chauciler üzerine bir sefer yürüttü, bunlardan ilkine civitates hakları vererek onları ıslah etti. Sefer başarılı olsa da devamı ekonomik ve siyasi sebeplerden dolayı gelemedi çünkü imparator Claudius kendisini Britannia seferine adamıştı. Corbulo, Germanicus döneminden sonra Germania bölgesinde en olumlu faaliyet gösteren şahsiyetlerdendir. Ren ve Meuse nehirleri arasında inşa ettiği Fossa Corbulonis[6] sayesinde birliklerin nakliyatı ve Gallia bölgelerinin savunması kolaylaştı. Ren bölgelerinde kurduğu tahkimatlar sayesinde bölgeyi başarıyla savundu. Corbulo seferlerini devam ettirmek istediyse de Claudius tarafından engellenmiştir. Tacitus’un övgüsünü kazanan Corbulo, Germania Inferior’da ayrıca sivil yapılanmanın öncüsü olmuştur. Yerel bir senato kurarak magistrat atamalarını düzenledi. Kendi adıyla düzenlediği kanunlar ile bölgede yeni bir komün oluşturmayı başardı. Claudius döneminde Germania bölgeleri geliştirilmeye, kolonileştirilmeye başlandı. Çevredeki kabile üyeleri ve ordu emeklileri buralara yerleştirilerek nüfusun arttırılması planlandı. Corbulo daha sonra Doğu’ya atanmıştır. 68-69 yılları arasında söz konusu bu istihkamlar Mainz ve Windisch’de konuşlandırılan iki Roma ordusuyla desteklendi. Roma’nın bu politikası Germenlerin saldırılarını engellemek değil onların saldırılarını azaltmak ve saldırıların kaybını da olabildiğince aza indirgemekti.[7]

Germanya’da para geç kullanıma girmesine rağmen Roma’ya yakın bölgelerde yaygınlık kazanmıştı. İ.S. 63 yılında Nero, paranın değerini düşürmüştü. Paranın değeri düşmeden önce basılmış olan sikkeler revaçtaydı. İ.S. 107 yılında Traianus bu sikkeleri toplatana kadar Germania’da bu sikkeler dolaştı. Paranın Germenler arasında kullanımının artmasından itibaren lüks yaşama dolayısıyla altına talep arttı. Altından yapılma süs eşyalarının imali için imparatorluktan büyük miktarlarda altın ithal ettiler. Ren sınırlarının iki yüz kilometre uzağına kadar olan alanda, Germenlerin mezarlarında pahalı eşyaların özellikle içki ve sofra takımlarıyla beraber gömülmeleri bu görüşü kanıtlayacak niteliktedir.[8] Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan halklar, ithal ettikleri bu süs eşyaları ve sofra takımları gibi Roma ürünleriyle beraber Roma tarzını yansıtan bir beğeni de geliştirdiler. Aldıkları altın ve demir eşya gibi malların yanında, bunların yapımında kullanılan teknik bilgi de kuzeye aktarılıyordu. İskandinav arkeologlar bu sebepten ötürü İ.S. birinci yüzyıl civarını Roma Demir Çağı olarak adlandırmaktadır. Öte yandan Germen kabilelerle yapılan ticaretin, Ren’den sonra doğuya doğru karadan gittiği sanılır. Aslında Danimarka çevresinden mal almak ve bunları Baltık’a taşımak ekonomik olarak daha avantajlıydı ve bu durum Roma bulgularında Baltık bölgesinin neden umulmadık biçimde zenginleştiğini açıklamaya yardım eder. Sualtı arkeolojisindeki gelişmeler ve dolayısıyla sulara gömülmüş sit alanlarında yapılan kazılar, deniz ve nehir taşımacılığı hakkındaki bilgiler bu gelişmeleri aydınlatacak niteliktedir.

Londra ve Ren üzerindeki Xanten[9] gibi kentlerde bulunan büyük iskelelerin keşfedilmesi, nehir kıyısına kurulmuş limanların önemini gösterirken, batık gemilerden elde edilen kanıtlar, ticaret yollarıyla taşınan malların türlerini bir araya getirmekte kullanılıyordu. Batık gemi analizleri ortalama bir Roma ticaret gemisinin 100- 150 ton civarında kapasiteye sahip olduğunu akla getirse de, İ.S. ikinci yüzyıl yazan Lucian’ın anlattığı tek bir istisnai gemi (Isis) dışında, ki 1.200 ton olarak hesaplanan kapasitesiyle Isis’in on altıncı ve on yedinci yüzyıllara dek emsali yoktu. Tahıl filoları muhtemelen 300 ile 500 ton arasında kapasiteye sahipti.[10] Yetmişli yılların ilk yarısında Vespasianus Ren’in doğu yakasında, Main bölgesinin kuzeyindeki eski kaleleri onartarak bölgedeki Roma varlığını tekrar etkinleştirdi. Neckar ırmağının kuzeyinde yeni kaleler ve Kara Orman’ın içinden geçen bir yol yaptırdı.[11] Tacitus’un aktardığına göre Classis Germanica’nın ilk defa kayıtlara geçtiği yıl 69’du. Donanma, kayıtlara geçmese bile Drusus’un seferlerinden beri faaliyetteydi. Donanmanın yük gemilerinden oluştuğunu biliyoruz, gemiler ticaret amacıyla kullanılsa da askeri nakil işlemleri için de kullanıldı veya bu tarihte ya da 69 yılının yakınlarında ticaret ve askeri işlemler için donanma birbirinden ayrılmış olabilir.

Flavius Hanedanı ve Eyaletlerin Kuruluşu

İmparator Nero öldükten sonra dört imparator yılı[12] kargaşasını Vespasianus bitirecek ve Flavius hanedanı iktidara geçecektir. Ancak öncesinde, 69 yılının Ağustos ayına gelindiğinde ise Roma’nın Germania eyaletlerinde büyük bir kargaşa hakimdi. Bu kargaşanın sebebi, Roma’nın Germen halkına yaptığı zulüm ve baskı politikasıydı. İsyanın başı ise daha önce Arminius isyanında olduğu gibi Romalı bir aile tarafından evlat edinilmiş Civilis adında Batavili bir cohort komutanıydı. Civilis 25 yılı aşkın süre boyunca Roma ordusunda hizmet verdikten sonra Germania’ya dönmüş, buradaki kargaşayı gördükten sonra başta kendi halkı olan Bataviler olmak üzere Germenleri isyana teşvik etmişti. Trever ve Lingon halklarından da destekçi bulan Civilis, ilk olarak Ren Nehri çevresinde bulunan Roma kamplarına akınlar düzenledi. Bu sayede Ren Nehri’nin iki yakası da Germen hakimiyetine girmiş bulunuyordu. Daha sonra Roma’nın bölgedeki en önemli istihkamlarından olan Vetera (Xanten) üzerine saldıran Civilis, buradaki Romalı askerleri kılıçtan geçirdi. Civilis’in başarısında hiç kuşkusuz Romalıların savaş taktiklerini ve istihkamların ne derece kuvvetli olduğunu bilmesi önemli rol oynamıştır.[13] Aynı sene içerisinde bir yandan ad Raetia merkezli ayaklanmalar çıkmaya başladı. Germenlerin bu ayaklanmaları öylesine şiddetlendi ki Vitellius Galya Britanya ve İspanya’dan lejyon takviyesi yapmak zorunda kaldı. Bölge legatusu olan Antonius bu ayaklanmaların büyük bir istilaya dönüşmesinden endişe duyuyordu. Ancak buna rağmen iki günlük bir yolculukla Verona’dan Bedriacum’a hareket etti. 14 nisan 69 tarihinde Otho’yu mağlup eden Vitellius tahtını korudu. Ancak bu sırada İtalya üzerindeki tehdit Germenlerin siyasi olarak bir bütün halinde hareket etmiş olsalar büyük tehdit altına girecekti.[14]

            69 yılının aralık ayında aşağı Germania’ya gelen Aulus Vitellius buradaki lejyonların durumunu inceledi. Şüphesiz imparatorun istediği en son şey Germenlerin Ren’i aşıp Galya’yı tekrar istila etmesiydi. Vitellius kış mevsiminin bir ayını burada geçirdi. Burada bulunan pek çok birliğe de yeni unvanlar bahşetti.[15] 70 yılında yukarı Germania’da Legatus Augusti Pro Preatori Hordeonius Flaccus’un kendi askerlerinin elinde can vermesiyle Civilis’in tehdidi iyiden iyiye artmış bulunuyordu. İsyanın genişlemesiyle beraber İtalya direkt olarak tehdit altına girmiş oluyordu. Daçyalı ve Sarmat akıncıları da Civilis’ten destek alarak bölgede daha etkin olma imkanı bulmuşlardı.[16] Civilis’in halkı olan Bataviler uzun yıllardır Roma müttefikiydi. Caesar’ın Galya’yı istilası ve ona müteakiben Roma iç savaşı’nın yaşandığı sıralarda Romalıların barbar bir grup olarak gördüğü Bataviler, Roma’nın müttefiği olarak ona yardımcı birlik sağlamaktaydı. İ.Ö. 40 civarlarında muhtemelen Meuse deltasında yerleşen bu Germen güruhları Roma ile dostane ilişkiler kurmuştu. Vergi vermiyorlar, bunun karşılığında Roma’nın yardımcı kuvvet ihtiyacını karşılıyorlardı. Pek çok Germen halkı Germanicus’un seferlerinden beri Romalılar’a vergi ya da asker sağlamak zorundaydı ve bu durum Germania’da zaman zaman karışıklıkların çıkmasına neden oluyordu. Bataviler kalabalık ve Germenler arasında saygı gören bir halktı. Ancak otoriter bir lidere ihtiyaçları vardı. Civilis topraklarına geri döndüğünde Batavi halkı onu liderleri olarak gördü. Bunun sebebi Civilis’in soylu ve zengin bir aileden gelmesiydi. Ayrıca Civilis, Roma savaş sanatına da oldukça hakmdi. 59 yılında Hollanda ve Kuzey Denizi sahilleri boyunca uzanan barbar halklar Cannifate ve Frisia halkları liderliğinde Vetera’ya saldırdı. Saldırının sebebi Germenler’in sorunlarıyla hemen hemen aynıydı. Bu saldırı oldukça yıkıcı oldu. Romanın Ren boyu hattı Augustus veya Tiberius devirlerindeki kadar sağlam değildi ve buradaki lejyonlar sürekli olarak başkentteki karışıklıklar sebebiyle yerinden ayırılıyordu. Bu sebeplerden dolayı saldırının etkisi Roma açısından yıkıcı oldu. Bu durum civilis’in isyan hareketini oldukça hızlandırdı. Barbarlar ilk olarak roma kamplarını yağmaladı. Bu sırada Civilis de birlikleriyle beraber Ren’de konuşlanmış Roma gemilerini ele geçirdi. Bu ani saldırı Civilis’in elini oldukça güçlendirmiş ve itibar kazanmasını sağlamıştı. İsyancılar bu ani saldırının ardından Bonna’daki Roma kampına baskın yaptılar. I. Germanica lejyonu yıllardır Ren’in ötesinde hizmet ettiğinden dolayı hızlı davranarak Bonna’dan geri çekildi. Ancak tecrübesiz Roma askerleri bu kadar şanslı değildi. Bonna’da büyük bir katliam ve yağma yaşandı. Civilis buradan sonra birliklerini hız kesmeden Cologne’e yöneltti. Bölge komutanlarından Flaccus’un hareket etmedeki tereddüdü Civilis’e zaman kazandırdı. Civilis kısa süre içinde Cannafate kavminden de aldığı destekle Roma’nın bölgedeki nüfuzunu kırdı. Roma’daki sükunun kısmen sağlanmasının ardından imparator Vespasianus, Civilis isyanının Germania dışına taşmak üzere olduğunu fark etti. Bunun üzerine bölgeye Quintus Petilius Cerialis Rufus adında yeni bir Roma generali atandı. Bu sıralarda civilis Gallia Belgica topraklarında, bölgedeki barbarlarla ordusunu takviye etmekle meşguldü. Bunu bilen Cerialis Alpleri geçer geçmez ordusunu ikiye ayırdı. Roma legatusu en tecrübeli birliklerini kendine ayırmıştı. Hızla ilerleyen Cerialis Moselle Nehri’ne kadar olan 75 roma mili (120km)  bölgeyi üç gün içinde ele geçirdi. Augusta Treverorum kapılarına dayanan Cerialis bir an bile tereddüt etmeden şehri kuşatma altına aldı. Kısa süren kuşatmanın ardından şehirdeki tüm Treveriler esir alındı. Onların haricindeki tüm barbarlar ise katledildi. Bu zafer Galya’daki direnişi kırdı. Ancak Civilis harekatını sürdürmekte kararlıydı. Generalleri Classicus ve Tutor’un ısrarları üzerine Cerialis Augusta Treverorum’dan ayrılmadan önce saldırma kararı alındı. Civilis’in emri üzerine Moselle Nehri’nin doğusundaki barbarlar hızla nehri geçerek Civilis’e katıldı. Ancak bu saldırı gerçekleşmedi. Çünkü Cerialis Cologne’den aldığı mektup üzerine aniden harekete geçmişti. Cologne’de şehrin soylu kesimi germen isyancılarla mücadeleye girmiş ve onları esir almıştı. Şimdi ise Cologne halkı Cerialis’e, Civilis şehre gelmeden önce gelmesi için yalvarıyordu. Cerialis, şehre kısa sürede vardı ve sükunu sağladı. Şehir halkı ona teşekkürlerini sundu. Civilis ani saldırı şansını kaybetmişti. Civilis, Cerialis’in hareketi üzerine zaman kaybetmeden harekete geçti ve iki ordu Ren Nehri’nin kenarında karşılaştı. Civilis’in ordusunda sağ kanadı Bataviler, merkezde Ubii ve Lingones halkları, solda ise Bructeri ve Tencteriler yer alıyordu. Savaş öncesinde iki komutan da askerlerin yüreklendirici konuşmalar yaptı. Ardından Germen grupları büyük bir gürültüyle saldırya geçti. Civilis’in süvarileri lejyonerlere yanlardan saldırmak istese de başarılı olamadı. Bu sırada Cerialis’in asıl saldırısı barbarların merkezine olmuştu. Merkezi tamamıyla çöken ve ikiye ayrılan germen ordusu panik halinde kaçmaya başladı. Zaferin ardından Cerialis, ordularına düşmanlarını takip etme emri verdi. Yakalanan Batavi ve Cannifate askerleri Roma yardımcı birliklerine katılmak zorunda bırakıldı. Bu sırada Civilis kendi adamları tarafından Cerialis’e teslim edildi. İki komutan yıkılan köprünün önünde müzakerelerde bulundular. Bunun ardından Civilis hayatının kalan kısmında İtalya da ikamet etmek zorunda bırakıldı. Bu sayede isyan da sona ermiş oluyordu.[17]

Civilis İsyanı her ne kadar Roma tarihinde görülen sıradan bir barbar isyanı gibi görünse de olayın iç yüzüne bakıldığında durumun oldukça farklı unsurları barındırdığı görülebilir. Ayrıca bu ayaklanma Roma sistemindeki büyük bozukluğun ilk büyük neticesi olarak da görülebilir. Bu bozulmanın başında daha önce de üstünde durduğumuz Roma lejyonlarının Germenlerden oluşturulması gelir. Bu durumun üzerinde bu denli durmamızın sebebi Roma’nın ilk yüzyılda yaşadığı çözülmenin neticelerinin oldukça büyük olmasıdır. Öyle ki sözünü ettiğimiz zayıflık daha sonra Batı Roma İmparatorluğu’nun sonunu hazırlayacak gelişmelerin de çıkış noktasını oluşturacaktır. Batavi İsyanı Roma’yı ekonomik açıdan olduğu kadar siyasi anlamda da oldukça zora sokmuş, sadece Germen güruhlarını değil doğuda bulunan Sarmat ve Daçyalı akıncıları da Roma İmparatorluğu üzerine çekmeye başlamıştır. Tüm bunların ardından şunu da eklememiz gerekir ki Cerialis’in başarısı ve Roma’nın içerisinde bulunduğu iç çekişmelerin birkaç sene öncesine nazaran daha az olması isyanın oldukça ucuz atlatılabilmesini sağlamıştır.

Batavi isyanının ardından 70.000 Lingonesli Roma’ya teslim oldu. İ.S. 70 yılında yeni imparator Vespasian, Quintus Petillius Cerialis’i Germania bölgesini düzenlemesi amacıyla gönderdi. Cerialis, XXI. Rapax yerine I. Germanica lejyonunu Bonn bölgesinde konuşlandırdı. Xanten yeniden restore edildi ve XXII. Primigenia lejyonu buraya gönderildi. Nijmegen-Hunerberg[18] askeri kampları onarılarak X. Gemina lejyonunun istasyonu haline getirildi. X. Gemina lejyonuna ise Batavileri gözlemleme görevi verildi. Bu yıldan sonra Roma, doğu-orta Ren bölgesini ve Mainz’in güneyini ele geçirmeye başladı. VIII. Augusta Lejyonu Strasbourg’dan üst Neckar bölgesine oradan da Tuna nehrinin kaynağına doğru yol inşa etti. Bu olayla beraber Siyah Orman’ın ele geçirilme süreci başladı. Kısa sürede yenilenen Germania bölgeleri 82 yılına kadar ciddi bir tehdit ile karşılaşmadı. Söz konusu yıla gelindiğinde ise bu dönemde Germen grupları arasında insan gücü bakımından oldukça güçlü olan Chatti kabilesi Roma kamplarına saldırılara başladı. Saldırıların asıl sebebi Romalı yetkililerin yerel halka uyguladığı baskıcı politikaydı. İlk saldırılar 20 Eylül 82 tarihinde başladı. Bu sırada imparator Domitianus Galyadaydı. İlerleyen aylarda zaman zaman Roma garnizonu aralıklı yapılan baskınlara karşı koyuyor zaman zaman ise Roma kampları yağmalanıyordu. Ertesi sene Roma ordusu Germania sınırına ulaştı. Aynı sene içinde Domitian da bölgeye geldi. Roma ordusunun ilk saldırısı 83 yılının bahar mevsiminde gerçekleşti. Roma ordusunun hızlı gelişi karşısında direnemeyen Chatti’ler geri çekilmek zorunda kaldı. Bu zaferin ardından Domitianus “Germanicus” unvanını aldı. 9 Haziran/28 Ağustos 83 tarihli altın Roma sikkeleri de Domitianus’un bu unvanının yer aldığı ilk sikkeler olarak kayıtlara gerçmiştir. Domitianus, zaferin ardından Roma’nın bölegdeki hakimiyetini simgelemek adına 75 kilometre uzunluğunda bir yol inşa ettirmiştir.[19] Bu zaferin ardından Domitianus bölgede iki yeni eyalet oluşturdu. Bunların ilki Germania Superior, günümüzde İsviçre topraklarının batısından başlayarak Almanya’nın güneybatı topraklarında son bulurdu. İkinci eyalet olan Germania Inferior ise günümüz Lüksemburg, güney Hollanda, Belçika’nın bir kısmı ve Batı Ren’de bulunan Westphalia bölgesini içine almaktaydı. Eyaletlerin kuruluşuyla beraber Caesar ile başlayan yaklaşık 150 yıllık süreç içerisinde Roma’nın kuzey ve kuzeybatıdaki doğal sınırları belirlenmiş oluyordu. En nihayetinde Augustus ve Germanicus dönemlerinde Ren’i kontrol etmeyi kısmen başaran Roma İmparatorluğu, merkezi sorunlar sebebiyle Ren’deki agresif politikasından vazgeçmiş ve Augustus’un da daha önce haleflerine öğütlediği gibi tamamiyle savunma politikası uygulamaya başlamıştı. Bu politika Batı Roma İmparaotrluğu’nun yıkılışına kadar da devam edecektir. Zira Romalılar bir daha Ren Nehri’nin doğusunu ele geçirmeye çalışmayacaklardı. Eyaletlerin kuruluşu konusunda tam bir tarih olmasa da pek çok kaynak İ.S. 85 yılında karar kılar. Bunun sebebi ise 83-85 yılları arasında devam eden Chatti – Roma savaşlarının bitiş senesi olmasıdır.

Ren Civarında Bulunan Roma Tahkimatları

Romalıların Ren Nehri üzerinde hakimiyet kurmak istemesinin iki ana nedeni vardır. Bunlardan ilki Roma’nın sürekli hareket halinde olan Germenleri kontrol altında tutmak istemesidir. Gallia eyaletlerinde yaşayan kavimler, Roma’ya başkaldırabilir ve Germenler ile ittifak kurabilirlerdi. İkinci neden ise Ren nehrinin adeta bir hücum karargahı olmasıydı. Roma genişlemeye ve sömürmeye dayalı bir ekonomik politika izlediğinden dolayı bu topraklar belki o kadar da Roma’nın isteyeceği türden olmasa da insan gücü Roma için oldukça önemliydi. Ren nehri ötesine yapılacak seferler için bu nehir ve nehrin batı yakası karargah görevini üstleniyordu. Burada önce gözlem kuleleri dikildi. Daha sonra bu gözlem kuleleri, kalelere ve karargahlara çevrildi. En nihayetinde ise bu karargahlar insanların yaşayabileceği merkezler haline getirildi. Söz konusu bu merkezler daha sonraları şehirleşerek insanların yaşadığı sosyal statüler kazanacaklardı. Roma’nın Ren’de kurduğu tahkimatlar ise şu şekilde sıralanabilir:

Altenburg, Köln-Marienburg’da bulunan bölge Classis Germanica’nın ana kampıydı. Tersane, istasyon olarak kullanılan bölgenin doğu ve batı kısımlarında arkeologlar hala somut verilere ulaşamadılar.

Anreppen, Germania Magna’da bulunan Roma tahkimatıdır. Lippe Nehri’nin kıyısında inşa edilmiştir.

Argentoratum, ya da Strasbourg. Germanicus seferinde görev almış tecrübeli lejyon II. Augusta, İ.S. 17 yılında burada konuşlandı. Vespasian’ın emriyle VIII. Augusta Lejyonunun inşa ettiği yol, Strasbourg’dan başlayarak üst Neckar bölgesine oradan da Tuna nehrinin kaynağına doğru yapılmıştır.

Bonna (Bonn), Yaklaşık olarak 63 metre uzunluğunda olan bu tahkimat, Noedrhein-Westfalen bölgesinde yer alır. Bu topraklar kabaca Germania Inferior’a bağlıdır. Dört imparator yılında rol oynayan bir bölgedir. I. Lejyon Legatusu Fabius Valens, Vitellius’u tahta geçirmek üzere buradan hareket ederek kendi Legatusu Fonteius Capito’yu öldürmüş ve buradaki birlikler ile Vitellius adına çarpışmıştır. Bonn’dan Xanten’e uzanan limeste yedi veya sekiz faklı auxiliary birliği görev alır.

            Cologne (Colonia Agrippinensis), Ubii kabilesinin Ren nehrinin doğusunda yaşadığı merkezlerden bir tanesiydi. Julius Caesar döneminde Roma ile iyi ilişkiler yürüten Ubii kavmi bu sıralarda komşuları Germen kabilelerinin baskısına dayanamıyordu.  Marcus Agrippa’dan yerleşmek için yeni topraklar isteğinde bulundular Agrippa ise bu isteği olumlu karşıladı, Ubii kabilesi Ren nehrinden geçirilerek uygun bir araziye yerleştirildi bu bölge daha sonraları Civitas Ubiorum veya Oppidum olarak tanındı. İtalya’dan gelen çiftçilerle desteklenerek bölge Colonia Agrippinensis adıyla coloni(koloni?) oldu. Ubii kabilesinden gelenler burada Roma adına lejyoner kampına girerek müfreze birlikleri oluşturdular ve burada yaşayanlar zamanla Romalılaşarak kendi için Agrippenses(Agripensesli)adını aldılar veya öyle denilmeye başlandı. Domitian döneminde ise yeniden yapılan bir idari düzenleme ile şehir, Germania Inferior eyaletine uzunca bir süre başkentlik yaptı. Banyolar, hükumet binaları, Merkür tapınağı ve imparatorluk kültü mimariyi burada üstün kıldı. Şehir, Barbarların ve imparatorluğun farkını ortaya koyan bir simge haline geldi. Galya bölgesinden gelen camlar burada işlendi ve pazarlara dağıtıldı. Kuzey Avrupa’nın en büyük merkezlerinden biri oldu, zamanla hinterlandı oldukça gelişti ve Afrika’ya ve Mısır’a bile cam malzeme ithal eder oldu.

Feresnes, Meuse üzerindeki Roma sivil yerleşimi.

Haltern, Lippe vadisinde Ren nehrinin doğusunda kurulan Roma müstahkem mevkisi.

Hedemünden, Drusus’un Elbe’ye gerçekleştirdiği sefer sırasında kurulan Roma askeri kampıdır.

Iuliacum, diğer adıyla Julich. Tongeren’den Köln’e uzanan ana yolun üzerinde kurulmuş sivil yerleşim yeri.

Lugdunum, ya da Katwijk. Ren nehrinde kurulmuş merkezi bir donanma limanı. Askeri faaliyetler için de kullanılmıştır. Günümüz Hollanda’sında Katwijk bölgesindedir.

Mainz (Mogountiacum), şehri Main ve Ren nehirlerinin kesiştikleri stratejik bir bölgede kurulmuştur. Augustus buraya Germania seferleri için iki lejyon sığacak kapasitede bir kale yapılması emrini verdi. İ.S. 19 yılından Civilis ayaklanmasına dek XIV ve XVI Gemina lejyonları tarafından korunan bir şehirdi. Odundan surlar daha sonra taştan surlar olarak değiştirildi. Şehir, Germania Superior bölgesinin de başkenti oldu.

Marktbreit, Germania Magna’da bulunan genellikle adı erken dönemlerde, eyaletlerin kuruluşlarından önce geçen Roma yerleşim yeridir.

Mirebeau, Günümüzde Fransa topraklarına düşen Germania Superior eyaletinde inşa edilmiş Roma istihkamıdır. Geri savunma hattında bulunur.

Neuss ya da Novaesium, Germania Inferior’da bulunan bir takkimattır. Roma’nın bölgede kulklandığı ana istihkamlardan biri olmasa da Erft ve Ren Nehri arasında bir kesişme noktası olması bakımından stratejik anlamda önem arz eder. Kaynaklar bize yaklaşık 42 metre sur yüksekliği olduğunu aktarır. Muhtemelen İ.Ö. 16 ya da 15 yılında kurulmuştur. Neuss ve Bonn Tiberius döneminde daha önemli askeri kamplarlar haline geldiler. Germanicus, Ren ötesi seferlerini düzenlediği sırada IV. Lejyonu İ.S. 14 yılında burada konuşlandırmıuştır. Caligula ve Claudius dönemleri sırasında bir çok lejyon değişiminin yaşandığı Neuss, Britanya seferleri için kullanılan kamplardan birisi haline geldi. Batavi saldırıları sırasında büyük hasar alan kamp, imparator Vespasian’ın görevlendirdiği Cerialis tarafından yeniden tahkim edildi.

Nijmegen, İ.S. 69 yılındaki Batavi isyanına yanıt olarak Nijmegen lejyoner kampı kuruldu. Bölge, daha önceden batavilerin başkentiydi. Tiberius’un zafer anıtı bu alanda bulunmuştur.

Oberaden, Nordrhein-Westfalen bölgesinde bulunan istihkamdır. Germania Magna sınırlarında yer alır. Erken dönem Roma yerleşim yeridir. Daha sonra buradaki lejyonlar kuvvetlendirilmiş olan Haltern kampına taşındılar.

Rheinland-Pfalz, Germania Superior’da kurulmuştur. İ.S. 10-43 yılları arasında XIV Gemina ve XVI Gallica lejyonları burada konuşlandırıldı. Artan hareketlilikle beraber istihkam güçlendirildi. Bunun yanı sıra IV Macedonica ve XXII Primigenia lejyonları burada görevlendirildi. Söz konusu lejyonlar İ.S. 43-69 yılları arasında burada kaldı. Daha sonra İ.S. 70-82 yıllarında XIV Gemina ve I Adiutrix lejyonları da buraya dahil edildi.

Trier (Augusta Treverorum), Roma mülkü olmadan önce Treveri kabilesinin başkentiydi, Roma idaresinde ise Gallia Belgica eyaletinin önde gelen şehirlerinden oldu. Moselle nehrinin üzerinde kurulmuştur. Roma idaresini aldığı senelerde şehir Treves adıyla da bilinirdi. Muhtemelen Augustus döneminde şehir Roma tarafından ele geçirildi ancak colonia statüsünü Claudius devrine kadar kazanamadı. Gallia ürünlerini Germania Inferior* ve Germania Superior*(bkz) eyaletlerine dağıtan bir kapı görevi görüyordu. Romalılaşma burada belirginleşmişti zira latince öğretilen okullar vardı. Germania bölgelerindeki siyasi düzenlemeler ayrıca bu şehirden de yürütülecek şekilde düzenlendi. Trier’deki ve Germania bölgelerindeki finansal işlemler buradaki procurator’un emri ile yönetilirdi.

            Ulpia Traiana(Vetera ya da Xanten), Trajan zamanında coloni(koloni) statüsüne yükseldi daha önceleri bu bölge Ren nehrinin doğusuna yapılan seferler için bir harekat merkeziydi. Aşağı Ren’de bulunan Ulpia Traiana yaklaşık olarak Cologne’den 66 mil kuzeydedir. Augustus zamanında lejyonerler için bir karargah olarak kullanıldı. İlk yerleşim taşlardan ve odunlardan yapılma bir kaleydi, kale daha sonra canabae* (kalelerin dışlarına yapılan yerleşim birimleri, sivil evler, daha da araştır) sistemine geçerek genişledi ancak Civilis ayaklanmasında (İ.S. 69-70) XV Primagenia lejyonu imha edildi ve canabae tarzı yerleşkeler yıkıldı. Ayaklanmadan sonra yeni ve daha güçlü bir kale ve yeni canabae sistemi kurularak bölge güçlendirildi. Bölgenin değer kazanması böylelikle başlamış oldu artık sadece bir kale değil ticaret yapan ve gelişen bir sosyal alan oluşturuldu, Trajan döneminde ise colonia(koloni) statüsüne yükseltildi.

Windisch-Widonissa Günümüz İsviçre topraklarına denk düşen Germania Superior’da bulunan tahkimattır. Roma İmparaotrluğu’nun Balkan ve Germen hattı arasındaki savunma hattını kontrol etmesi akımından önem arz eder.

            Xanten-Vetera I, Nordrhein-Westfalen bölgesinde yer alan, Germania Inferior eyaleti sınırlarında bulunan Roma tahkimatıdır. İ.S. 10-43 yılları arasında V. Alaudae lejyonu burada konuşlanmıştır. İ.S. 43-69 yılları arasında ise artan saldırılar ve Roma İmparatorluğu’nun bölgede zayıflayan otoritesi sebebiyle XV Primigenia lejyonu da burada konuşlandırılmıştır. Roma için oldukça hayati önem taşıyan bu istihkam, Ren Nehri’ne tamamiyle bitişik olarak inşa edilmiştir. Bu sayede inşa dildiği tarihten itibaren Germen göç ve saldırı hareketlerinin izlenebilmesinin yanı sıra ele geçirilmesinin oldukça güç olması sebebiyle Roma’nın elindeki en sağlam istihkamlardan biri olmuştur.

Xanten-Vetera II, Nordrhein-Westfalen sınırında bulunan bu ikinci Roma istihkamı ilkinden çok da uzxak olmayan, ilki gibi Ren Nehrine bitişik inşa edilmiş bir istihkamdır. Yüksekliği yaklaşık  olarak 17 metredir ve ilkiyle hemen hemen aynı özelliklere sahiptir.

Sonuç

Özetleyecek olursak Romalıların üzerinde hakimiyet kurmak istediği Gallia eyaleti, Germen saldırılarına maruz kalınca, Romalılar başta Caesar olmak üzere tehlikeyi kökten çözme girişiminde bulunmuşlardır. Teutoburg Muharebesi’ne kadar kazanılan bazı zaferler bu muharebe ile gölgelenmiş ve politika değişikliğine gidilerek savunmaya geçilmiştir. Bu yenilginin üstü kapatılmak istense de başta Germanicus tarafından ufak başarılar elde edilmiş, dolayısıyla yeniden bir düzenleme ile bu bölge tampon, sınır ve limes bölgesi olarak düzenlenmiştir. Öte yandan söz konusu bölgede askeri varlığın ve etkinliğin giderek artması ile Roma İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu iç çekişmeler de alevlenmiştir. Ek olarak buradaki önemli detaylardan birisi, Legatus Augusti pro Preatori’ler ile yönetilen askeri bölgelerin, Domitian döneminde sivil eyaletlere dönüştürülmesidir. Augustus zamanında bu iki bölgenin eyalet ilan edildiği sanısı yanlıştır, zira bölgeler harekat üsleri olarak nitelendirilmiş ve sivil oluşumları denetleyecek sivil yerel yöneticiler atanmamıştır. Ren nehrinin iki taraf için sınır olması burada doğal sınırı teşkil etmekle beraber Roma tarafından inşa edilen karakolların yapay bir sınırı da tetiklediği gözlemlenmekte, anlaşılmaktadır. Tüm bu emekler, tarihi yeniden yaşamamak, barbarların yeniden Roma’yı, Romalılara satmamak için yapıldığı gibi bir sonuca ulaşılsa da bir diğer sebebi de imparatorların veya bölgede sorumlu askeri güçlerin, şahsi hazinelerini ve nüfuslarını arttırmak için bu eylemlere giriştiklerini de unutmamak gerekir. Tarihi bir ders alınacak olsaydı bu ders, milletlerin asimile edilmeye çalışılmasının hiç bir tarafa kar sağlamayacağı yönünde olurdu. Her iki tarafta bu durumdan karlı çıkmamıştır. Romalıların Ren bölgesinde hakimiyet kurma çabası kendisini yıpratmıştır. Domitian’ın Germania Inferior ile Germania Superior eyaletlerini kurması bile bölgede savaşı bitirmeyecektir. Yine de eyaletlerin kurulması bölge yönetiminin sistematikleştirilmesi açısından önemli olarak yorumlanabilir. Çalışmanın sınırlı olduğu eyaletlerin kuruluş süreci bu şekilde ifade edilebilse de bu tarihten itibaren gerçekleşen siyasi olaylar da en az buraya kadar olanlar kadar dinamik bir şekilde gerçekleşmiştir.


[1] Collins,Legions,s.193-194.

[2] Tacitus, Annals.IV.73.

[3] Tacitus,Annals,XVII.

[4] Cook S.A.- F.E. Adcock-M.P. Charlesworth, The Cambridge Ancient History, Vol X. The Augustan Emp. 44 B.C.-A.D. 70, XX II s.659.

[5] Leszek Mrozewicz,Roman Empire During the Reign of Flavians,s.4.

[6] Günümüzde Vliet adıyla bilinen, Leiden ile Voorburg arasındaki su kanalı. Hollanda’nın Zuid-Holland bölgesindedir.

[7] Wellesley,a.g.e,s.8.

[8] Erdoğan Turgay, Tacitus’un Monografileri: Agricola’nın Yaşamı ve Germania’da Kaynak Kullanımı, s.138 ayrıca bknz; Rives, J.B., 1999, a.g.e.,s32.

[9] Bknz. Böl 4.3.

[10] Charles Freeman, Mısır Yunan ve Roma,çev.Suat Kemal Angı,s.524.

[11] Turgay, Tacitus’un Monografileri,s.135.

[12] İ.S. 69 yılında dört imparator Roma tahtında bulunmuştur. Tarihçiler arasında bu yıla dört imparator yılı denilmektedir.

[13] Mrozewicz,Flavians,s.8-9.

[14] Tacitus,Annals,s.355.

[15] Tacitus,Annals,XVII.

[16] Mrozewicz,Flavians,s.9

[17] Collins,Legions,s.298-322.

[19] Brian W.Jones,The Emperor Domitian,s.128-130.


Barrow Reginald H., Romalılar,çev. Ender GÜROL, İstanbul, 2006

Beard Mary, The Roman Triumph, London, 2007

Bishop B.C., Handbook to Roman Legionary Fortresses, UK, 2012

Braund David C., Augustus to Nero: A Sourcebook on Roman History 31BC-AD 68, Sydney,2001

Breeze David J.- Jilek Sonja, Frontiers of The Roman Empire The European Dimension of a World Heritage Site, Edinburgh, 2008

Bunson Matthew, Encylopedia of the Roman Empire,“Martial”, New York, 2002

Campbell Brian, War and Society in Imperial Rome 31BC-AD284, UK, 2002

Caroll Maureen, Romans, Celts and Germans The Germans Provinces of Rome, Great Britain, 2001

Collins-Stephen Dando, Legions of Rome The Definitive History of Every Imperial Roman Legion, United States, 2010

Cook S.A.- F.E. Adcock-M.P. Charlesworth, The Cambridge Ancient History, Vol X. The Augustan Emp. 44 B.C.-A.D. 70, Cambridge, 1934

Derks Ton-Roymans Nico, Ethnic Constructs in Antiquity The Role of Power and Tradition, Amsterdam, 2009

Dyck Ludwig Heinrich, The Roman Barbarian Wars The Era of Roman Conquest, Great Britain, 2015

Erdkamp Paul, A Companion To The Roman Army, Oxford, 2007

Erdoğan Turgay, Tacitus’un Monografileri: Agricola’nın Yaşamı ve Germania’da Kaynak Kullanımı,Tez Dan.Prof Dr. Filiz ÖKTEM, Ankara, 2006

Eutropius, Roma Tarihinin Özeti, çev. Çiğdem MENZİLCİOĞLU, İstanbul, 2007

Fagan Garrett G., The History of Ancient Rome, Virginia, 1999

Freeman Charles, Mısır Yunan ve Roma, çev. Suat Kemal ANGI, Ankara, 2003

Gaius Julius Caesar, The Gallic War and Other Commentaries, çev.W.A. Macdevitt, London, 1944

Gibbon Edward, The Decline and Fall of The Roman Empire Vol I., İstanbul, 2019

Gilliwer Catherine M., The Roman Art of War: Theory and Practice, London, 1993

Goldsworth Adrian, Caesar, çev.Efe Kurtoğlu, İstanbul, 2010

İplikçioğlu Bülent, Hellen ve Roma Tarihinin Anahatları, İstanbul, 2007

Jones Brian W., The Emperor Domitian, New York, 1993

Kaya, Mehmet Ali. “Marius Reformlarından Önce Roma Ordusu.” Tarih Yazıları- Doğumunun 65. Yılında Prof. Dr. Tuncer Baykara’ya Armağan. s. 324-352, 2006.

Keleş Nejdet,İndo-Germenler ve Türklerin Avrasya İlişkileri Karışımları ve Etkileşimleri

Le Roux Patrick, Roma İmparatorluğu, çev. İsmail YERGUZ, Ankara, 2006

Mathisen Ralph W.-Shanzer Danuta, Romans Barbarians and the Transformation of the Roman World Cultural Interaction and the Creation of Identity in Late Antiquity, Great Britain, 2011

Merivale Charles, History of Rome, London, 1937

Millar Fergus-Segal Erich, Caesar Augustus Seven Aspects, Oxford, 1984

Modzelewski Karol, Barbarların Avrupası, çev.

Momigliano Arnaldo, Claudius The Emperor And His Achievement, çev. W.D.HOGARTH, New York, 1961

Mrozewicz Leszek, Roman Empire During The Reign of the Flavians Principal Trends of Development and Threats, Uniwersytetu Warszawskiego, 2010

Nic Fields,the Roman Army of the Principate 27 BC-AD 117, Oxford, 2009             

Parker H.M.D., The Roman Legions, London, 1958

Ployer René-Polak Marinus-Schmidt, The Frontiers of The Roman Empire a Thematic Study and Proposed World Heritage Nomination Strategy, Vienna/Nijmegen/Munich, 2017

Potter David S., A Companion To The Roman Empire, Oxford, 2006

Powell Lindsay, Roman Soldier Versus Germanic Warrior, New York, 2014

Roymans N., Ethnic Identity and Imperial Power. The Batavians in The Early Roman Empire, Amsterdam, 2004

Suetonius, The Twelve Caesars, çev. Michael GRANT, New York, 1979

Sumner Graham, Roman Army Wars of the Empire, UK, 1997

Tacitus, Germania, çev. J.B. RIVES, Oxford University Press, 1999

Tacitus,Germania Halklarının Kökeni ve Yerleşim Yeri,çev.Mine Hatapkapulu

Todd Malcolm, The Early Germans, USA,2004

Velleius Paterculus, Res Gestae Divi Augusti, çev. Frederick W.SHIPLEY, 1961

Webster Graham, The Roman Imperial Army of The First And Second Centuries A.D., Chatham, 1969

Wells Peter S., The Battle That Stopped Rome, London, 2003

Wells, C.M., The German Policy of Augustus, Oxford, 1972-The Roman Empire (2. Böl, London, 1992).

William Smith-Eugene Lawrence, The History of Rome From Early Times To The Establishment Of The Empire,UK, 2010

Wolfram Herwig, Germenler, çev. Tuğba İsmailoğlu KACIR, İstanbul, 2020

Wolfram, Herwig. The Roman Empire and Its Germanic Peoples. Berkeley: University of California Press, 1990

Yürüyen Taylan, Roma Lejyonları,Tez Dan. Prof Dr. Hamdi ŞAHİN, İstanbul, 2019